SÛRE HAKKINDA ÖZET BİLGİ
Nasr Sûresi, Medine döneminde fakat Mekke-i Mükerreme’de, Veda Haccı esnasında Mina’da nazıl olmuştur... (Bütün bir sûre olarak) Kur’an Vahyi’nin (Nübüvvet’in) son SÛREsidir... Bu nedenle İbni Mes’ud r.a. bu sûreye “tevdi’” (veda) sûresi de dendiğini söyler...
Nitekim bu sûre nazıl olduğunda bazı sahabeler (Hz.Ömer, Hz.İbni Abbas, Hz.Aişa,..gibi) ağlarlar... Kendilerine “Zafer ve fetihten müjde veren bir sûre için mi ağlıyorsun?” denildiğinde, “Her kemal bir zevalin habercisidir... Bu sûre Hz.Rasûlullah’ın aramızdan ayrılacağını haber veriyor!” diye cevap gelir... Rivayet edildiği üzere bu sûre nazıl olduğunda Hz.Rasûlullah bir hutbe irad eder ve o hutbade: “Bir kul ki, Allah Onu dünya ile kendine lıka (kavuşma) arasında muhayyer bıraktı da o Allah’a lıkayı seçti” deyince Hz.Ebu Bekir bunun ne anlama geldiğini bilir ve ağlar... Ağlayanlardan (anlayanlardan) biri olan Aişa’yi Sıddık’a validemiz ise şöyle anlatır: “<İza caae Nasrullahi vel-feth> sûresi nazıl olduktan sonra, Hz.Rasûlullah her namazda: <SubhaneKE Rabbena ve Bi-Hamdike; Allahümağfirliy= Subhansın Rabbimiz!...
Senin Hamdinle (dir bu tesbihimiz)... Allahım beni mağfiret et!> derdi (başka bir rivayetinde ise: Rüku’ ve secdelerinde <Subhanekellahümme Rabbena ve Bi-Hamdike; Allahümağfirliy=Subhansın Rabbimiz olan Allah!... Senin Hamdinle (dir bu tesbihimiz)... Allahım beni mağfiret et!>derdi, şeklindedir)”...
Nasr Sûresi, 3 ayettir... Adını, ilk ayetindeki “Nasr” (nusret, zafer) den alır...
Nasr Sûresinde: Efendimiz Hz.Rasûlullah s.a.v.in mazhariyeti... Allah nusreti ve Feth... Tüm insanlar Allah’ın diyini içindedir, ne vakit görülür?... Tesbih-istiğfar ve tevbe nedir?...
AYETLERİN MÂNÂSI
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHIYM
1-) İza cae nasrullahi velfeth;
Nasrullah (Allah nusreti) ve el-Feth (mutlak feth, ölüm) geldiğinde,
2-) Ve raeytenNase yedhulune fiy diynillahi efvaca;
Ve fevc fevc Allah’ın Diyni’ne dahil oluyor oldukları halde insanları gördüğünde,
3-) Fesebbıh BiHamdi Rabbike vestağfirHU, inneHU kâne Tevvaba;
Rabbinin Hamdi ile (B sırrıyla) tesbih (tenzih) et ve O’ndan mağfiret (örtmesini) dile... Muhakkak ki O, Tevvab’dır.