48 - FETİH SÛRESİ

SÛRE HAKKINDA ÖZET BİLGİ

Fetih Sûresi, hicretten sonra, yani Medine-i Münevvere döneminde (tüm sûreler itibarıyla 109. veya 113. sırada) nazıl olmuş bir sûre olmasına rağmen, Hicri 6. yılda, Hudeybiye dönüşünde, Mekke’de nazıl oldu...

Rivayet edildiğine göre, Hz.Rasûlullah s.a.v. şöyle buyurdu: “Dün gece öyle bir sûre inzal edildi ki dünya ve içinde bulunan her şeyden, bana daha sevgili... O sûre: İnna fetehna leke fethen mubiyna, li yağfiralekAllahu ma tekaddeme min zenbike ve ma teahher”...

Enes B.Malik r.a. ise Fetih:2, yani “Ki böylece Allah senin geçmiş ve gelecek tüm zenbini mağfiret eder ve nimetini senin üzerine tamamlar; ve seni tam doğru/kestirme yola, sırat-ı mustakim’e hidayet eder” ayeti Hudeybiye dönüşünde Nebî s.a.v.e nazıl olduğunda şöyle buyurdu: “Bu gece bana öyle bir ayet nazıl oldu ki Arz’da bulunan herşeyden bana sevgilidir”... Sahabe “Heniyen Merien (bu nimet sana afiyet olsun, gönül huzuruyla) ya Nebîyallah bu ayet sana ne yapılacağını beyan ediyor, sana ait; ya bizim durumumuz?” demeleri üzerine de “Ve dahi imanlı erkek ve kadınları içinde ebedi kalacakları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokması, onlardan kötülüklerini silmesi içindir... İşte bu indallah’da aziym bir kurtuluştur” ayeti bildirildi...

Bu minval üzere seferi halde cereyan eden diğer olaylara bu sûre açıklık getirmiş oldu...

Abdullah İ.Abbas r.a.ın rivayetine göre Ahkaf: 9’da, “Bana ve size ne yapılacağını bilmem” ayeti nazıl olunca, inceliği anlamayan yahudiler ve müşrikler sevinerek “Kendisine ne yapılacağını bilemeyen adama biz nasıl uyarız?” dediler... İşte Fetih: 1-2 ayeteleri ile anlatılan fetih ve in’am buna da bir cevaptı...

Fetih Sûresi, adını 1., 18. ve 27. ayetlerindeki “Feth” kelimesinden ve Hz.Rasûlullah’ın fetihlerini bahstemesinden, “Feth”i tanımlamasından dolayı almıştır... Fetih Sûresi, 29 ayettir...

Bu Sûre’de, Hudeybiye seferi yanında bahsedilen diğer konuları özetlersek:

Özellikle Hz.Rasûlullah’a lutfedilen Fetihler, ilahi nimetler ve nitelikler ile ümmet-i muhammed’in (Tevrat ve incil’de de bahsedilen) özellikleri hakkındadır...

Şöyleki:

Hz.Rasûlullah s.a.v.e zahir-batın tüm fetihlerin verildiği; bunun bir gereği olarak da geçmiş ve gelecek tüm günahlarının mağfiret edildiği, ilahi ni’metin Onun üzerine Onda tamamlandığı, sıratı mustakıyme tam hidayet edildiği ve Allah’ın Aziyz ve Nasıyr olarak onu bu fetihlere muzaffer kıldığı ilk ayetlerde açıklanıyor...
Hz.Rasûllah’ın şahiyd, müjdeci ve uyarıcı olduğu; Ona biat edenin Allah’a biat etmiş sayıldığı; BiaturRıdvan sahibi mü’minlerden Allah’ın razı olduğu ve feth-i karib ile ğanimetlere nail olunacağı; Hz.Rasûlullahın rüyasının aynen çıkması ve “MUHAMMED” ismine nisbetle RASÛLULLAH olduğu ve Onun risaletindeki misyon ve hidayet gücü ile İslam’ın yeryüzündeki tüm din anlayışlarına galip geleceği haber veriliyor...

Sûrede vurgulanan önemli bir husus ta SÜNNETULLAHın asla değişmeyeceğidir...

AYETLERİN MÂNÂSI

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHIYM

1-) İnna fetahna leke fethan mübiyn;
Doğrusu sana öyle bir fetih verdik ki, Feth-i Mubiyn (apaçık fetih)’dir.

2-) liyağfire lekellahu ma tekaddeme min zenbike ve ma teahhare ve yütimme nımeteHU aleyke ve yehdiyeke sıraten müstekıyma;
Ki böylece Allah senin geçmiş ve gelecek tüm zenbini (varlığını) mağfiret eder (örter?) ve nimetini (rahmetini, sıfatlarını) senin üzerine tamamlar; ve seni, sırat-ı mustakim’e (Zatına) hidayet eder.

3-) ve yensûrekellahu nasren Aziyza;
Ve Allah sana öyle bir zafer nusret eder ki Aziyz’dir; hiç kimse karşı koyamaz.

4-) HUvelleziy enzeles sekiynete fiy kulubil mu`miniyne liyezdadu iymanen mea imanihim* ve lillâhi cünudüs Semavati vel`Ard* ve kânAllahu Aliymen Hakiyma;
İmanlarının kat kat artması için, mü’minlerin kalblerine sekine (sükun, güven duygusu) inzal eden O’dur... Semavat ve Arz’ın orduları (tüm kalbler) Allah’ındır... Allah Aliym’dir, Hakiym’dir.

Bu ayetlerle ilgili açıklama:

Kur’an’da “fetih”le ilgili üç tanım vardır:

Feth-i Kariyb (yakın feth), bu sûrenin 18. ve 27 ayetlerinde ve “nasrun minAllahi ve fethun kariyb; ve beşşiril mü’miniyn”, diye Saff Sûresinde geçer... Bu fetih’den, Hz.Rasûlullah’ın yanısıra bazı mü’minler de pay sahibidir, ayetin de işaret ettiği üzere... Cüz’iyyetin-izafiliğin bilinç üzerindeki etkisinin kalkmasıdır...

Feth-i Mubiyn (apaçık/açan fetih)... Fetih:1-2nin de tarif ettiği üzere Hz.Rasûlullah’a has bir fetih olup; O’nun geçmiş ve gelecek tüm günahlarının ismi “Allah” olan tarafından mağfiret edilmesini sağladı... Buna “ölmeden evvel öl” ile işaret edilmiştir ki, bu dünya yaşamında ruhsal özellikler ile yaşama halidir ki zenb kavramı sözkonusu olmaz... Nitekim Hz.İsa a.s. “ölüm keffarettir”, “günahın cezası ölmektir” ile bu hususa işaret etmiştir... Diğer bir ifade ile, İlahi özelliklerle tahakkuk, Zati vasıflarla yaşama hali... Kişiliğin hakiki bedeni ruh olduğuna göre de hakıkatimize ait ilahi güçlerin beyin vasıtasıyla ruha kaydedilmesi dolayısıyla, bu özellikler ile bu dünyada yaşamak demek gene ruh gücü ile yaşamak demektir...

Nitekim Hz.Rasûlullah s.a.v. daha önce hiç bir nebî’ye verilmeyip yalnız kendisine verilen özelliklerle ilgili şöyle buyurmuştur:”Benim geçmiş ve gelecek zenbim mağfiret edildi; Bana Kevser verildi; sizin sahibiniz (yani arkadaşınız ben) Kıyamet gününde HAMD Sancağının sahibidir ki Adem ve ondan beri herkes (her nebî) o sancağın altındadır”...

El-FETH (mutlak feth), nasr sûresinde açıklanır:
Nasrullah (Allah nusreti) ve el-Feth (mutlak feth, ölüm) geldiğinde, fevc fevc Allah’ın Diyni’ne dahil oluyor oldukları halde insanları gördüğünde, Rabbinin Hamdi ile tesbih (tenzih) et ve O’ndan mağfiret dile... Muhakkak ki O, Tevvab’dır”.

Nasr Sûresi ile ifade edilen Hz.Rasûlullah’a verilen el-FETH; “İSLAM garib olarak zuhur etmiştir... Benimle olan zuhuru gibi tekrar zuhur edecek; ne mutlu o gariplere” Hadis-i Şerifi’nin işareti üzere, insanlık için bir daha gerçekleşecektir ki buna da Kur’an (batınen),yewm’ül FETH”= Mutlak FETH Günü, demektedir... İşte bu Hz.Mehdi Rasûl’ün zuhur dönemidir ki Büyük Kiyamet Günü de denir (Secde: 28-29, Nahl: 1)...

5-) liyüdhılel mu`miniyne velmu`minati cennatin tecriy min tahtihel`enharü halidiyne fiyha ve yükeffire anhüm seyyiatihim ve kâne zâlike ındAllahi fevzen azıyma;
Ve dahi imanlı erkek ve kadınları, içinde ebedi kalacakları, altlarından ırmaklar (ilimler) akan cennetlere (Hakkani yaşama) sokması, onlardan kötülüklerini (beşeri kişilik özelliklerini) silmesi içindir... İşte bu indallah’da aziym bir kurtuluştur.

6-) ve yuazzibel münafikıyne velmünafikati velmüşrikiyne velmüşrikatiz zanniyne Billâhi zannessev’* aleyhim dairetüssev’* ve ğadıbAllahu aleyhim ve leanehüm ve eadde lehüm cehennem* ve saet masıyra;
Bir de Allah hakkında (B sırrınca) su-i zann’da bulunan (tanrı yerine koyan) münafık (gayrı gören) erkek ve kadınlara, müşrik (şakıy) erkek ve kadınlara azab etmesi içindir... Kötülük (zan) onların başlarına dönsün/patlasın... Allah onlara ğadap etmiş (yüzlerini Hak tarafından çevirmiş), onları la’netlemiş (yakınlıktan tard etmiş) ve onlar için cehennem hazırlamıştır; orası ne kötü bir dönüş yeridir.

7-) ve lillâhi cünudüs Semavati vel’Ard* ve kânAllahu Aziyzen Hakiyma;
Semavat ve Arz’ın orduları (kuvveleri) Allah’ındır... Allah Aziyz’dir, Hakiym’dir.

8-) inna erselnake şahiden ve mübeşşiran ve neziyra;
(Ey enNebî!) Muhakkak ki biz seni (vahdet’e, Hakk’a) şahiyd, (risaletine, istidatları ile olumlu cevap verenleri, vuslat ile) müjdeleyici ve (gerçeği reddedenleri) uyarıcı olarak irsal ettik.

9-) litu’minu Billâhi ve RasûliHİ ve tuazziruhu ve tüvekkıruh* ve tüsebbihuHU bükreten ve asıyla;
Ki; (B sırrıyla) Allah’a ve O’nun Rasûlü’ne iman edesiniz, O’na (Rasûlullah’a) yardımcı olasınız, O’nu yüce bilip saygı gösteresiniz ve sabah akşam O’nu tesbih edesiniz.

10-) innelleziyne yübayiuneke innema yübayiunAllah* yedullahi fevka eydiyhim* femen nekese feinnema yenküsü alâ nefsih* ve men evfa Bima ahede aleyhullahe feseyu’tiyhi ecren azıyma;
Gerçektir ki (Rasûlüm) sana biat edenler (el tutuşup bağlılık sözü verenler) Allah’a biat etmişlerdir (tam fanisin?) ve Allah’ın EL’i onların elleri üzerindedir (Rasûlullah, ALLAH ismi mazharı)... Kim ahdi bozarsa ancak kendi aleyhine bozmuş olur; Allah’la olan ahdine (B sırrınca) kim vefa gösterirse, ona da (Allah) büyük ecir verir.

11-) seyekulü lekel muhallefune minel’arabi şeğeletna emvalüna ve ehluna festağfir lena* yekulune Bielsinetihim ma leyse fiy kulubihim* kul femen yemlikü leküm minAllahi şey’en in erade Biküm darren ev erade Biküm nef’a* bel kânAllahu Bima tamelune Habiyra;
Bedevilerden (cihaddan?) geri bırakılanlar: “Bizi mallarımız ve çoluk çocuğumuz meşgul etti/alakoydu; bizim için mağfiret dile” diyecekler... Onlar kalblerinde olmayanı (Bi-) dilleriyle söylüyorlar... De ki:”Eğer (Bi-) size bir zarar irade ederse ya da (Bi-) size bir fayda irade ederse sizin için Allah’dan (onu önlemeye) kim bir şeye malikdir?”.. Hayır, Allah yaptıklarınızdan (B sırrınca) haberdardır.

12-) bel zanentüm en len yenkaliber Rasûlü velmu’minune ila ehliyhim ebeden ve züyyine zâlike fiy kulubiküm ve zanentüm zannessev’* ve küntüm kavmen bûra;
Aslında siz Rasûlullah ve mü’minlerin, ailelerine asla geri dönmeyeceklerini zannettiniz... Bu sizin kalblerinizde süslendi/güzel göründü de böylece kötü zanda bulundunuz ve helakı haketmiş bir kavim oldunuz.

13-) ve men lem yu’min Billâhi ve RasûliHİ feinna a’tedna zilkâfiriyne saiyra;
Kim Allah’a ve Rasûlüne (B sırrınca) iman etmezse, bilsin ki kafirler için Saiyr’i (alevli bir ateşi) hazırlamışızdır.

14-) ve lillâhi Mülküs Semavati vel’Ard* yağfiru limen yeşau ve yuazzibu men yeşa’* ve kânAllahu Ğafuren Rahıyma;
Semavat ve Arz’ın mülkü Allah’ındır... Dilediğini mağfiret eder (günahlı halini örter), dilediğini azablandırır (nefsine terkeder)... Allah Ğafur’dur, Rahıym’dir.

15-) seyekulül muhallefune izentalaktüm ilâ meğanime lite’huzuha zeruna nettebi’küm* yüriydune en yübeddilu kelamAllah* kul len tettebiuna kezâliküm kalellahu min kabl* feseyekulune bel tahsüdunena* bel kânu lâ yefkahune illâ kaliyla;
Bu (savaştan?) geri bırakılanlar, ganimetleri almak için gittiğinizde: “Bırakın bizi, size tabi olalım (sizinle gelelim)”, derler... Onlar, Allah kelamını (hükmünü) değiştirmek istiyorlar... De ki: “Siz bize asla uyamazsınız; daha önce Allah böylece buyurdu (hükmetti)”... Bu kez şöyle derler: “Hayır, siz bizi kıskanıyorsunuz”... Bilakis onlar, anlayışı kıt kimselerdir.

16-) kul lilmuhallefiyne minel’arabi setüdavne ilâ kavmin uliy be’sin şediydin tukatilunehüm ev yüslimun* fein tutıy’u yü’tikümullahu ecren hasena* ve in tetevellev kema tevelleytüm min kablü yuazzibküm azâben eliyma;
Bedevilerden o geri bırakılanlara de ki: “Siz son derece güçlü, cengaver bir kavimle savaşa davet olunacaksınız... Onlarla savaşırsınız yahut onlar İslam olurlar (Onlarla İslam’ı kabul edesiye çarpışacaksınız)... Eğer itaat ederseniz Allah size güzel bir ecir verir... Ama daha önce yüz çevirdiğiniz gibi gene döneklik yaparsanız (Allah) sizi elim bir azab ile azablandırır”.

17-) leyse alel’ama harecün ve lâ alel’areci harecün ve lâ alelmeriydı harec* ve men yutııllâhe ve RasûleHU yüdhılhü cennatin tecriy min tahtihel’enhar* ve men yetevelle yuazzibhü azâben eliyma;
Köre (gerçeği göremeyen; şaki), topala (seyr-i süluka yeterli olmayan) ve hasta (şek ve nifak üzere olan, evham-vesvese sahibi) olana (tahkik için) zorlama/mesuliyet yoktur... Kim Allah ve Rasûlüne itaat ederse (Allah) onu altından ırmaklar akan cennetlere sokar... Kim de yüz çevirirse (Allah) onu elim bir azabla azablandırır.

18-) lekad radıyAllahu anilmu’miniyne iz yubayiuneke tahteşşecereti fealime ma fiy kulubihim feenzelessekiynete aleyhim ve esabehüm fethan kariyba;
Andolsun ki Allah, mü’minlerden, o ağacın altında sana biat ettiklerinde razı/hoşnud oldu, onların kalblerinde olanı (bağlılığı, himmeti) bildi de üzerlerine sekine (itmi’nan) inzal etti ve kendilerine feth-i kariyb (i sevap olarak) verdi.

19-) ve meğanime kesiyreten ye’huzuneha* ve kânAllahu Aziyzen Hakiyma;
Onları, alacakları bir çok ganimetlere (ilimlere) de nail etti... Allah Aziyz’dir, Hakiym’dir.

20-) veadekümullahu meğanime kesiyreten te’huzuneha feaccele leküm hazihi ve keffe eydiyenNasi anküm* ve litekûne ayeten lilmu’miniyne ve yehdiyeküm sıratan müstekıyma;
Allah, size elde edeceğiniz bir çok ganimetler va’d etmiştir (İndAllah’da sayısız ğanimetler var?)... Bunu da size aceleden/pek çabuk verdi ve insanların ellerini sizden vazgeçirdi ki, bu mü’minler için bir ayet/işaret olsun ve sizi sıratı mustakıme hidayet etsin.

21-) ve uhra lem takdiru aleyha kad ehatAllahu Biha ve kânAllahu alâ külli şey’in Kadiyra;
Ve henüz onlara gücünüzün yetmediği daha başka şeyler de va’d etti ki, onları (ancak B sırrınca) Allah kuşatmıştır... Ve (Zaten) Allah her şeye Kadiyr’dir.

22-) ve lev katelekümülleziyne keferu levellevül edbare sümme lâ yecidune Veliyyen ve lâ Nasıyra;
Eğer kafir olanlar sizinle savaşsalardı, elbette arkalarına dönüp kaçacaklardı... Sonra da hiç bir veliy (koruyucu) ve nesıyr (yardımcı) bulamazlardı.

23-) sünnetAllahilletiy kad halet min kabl* ve len tecide lisünnetillâhi tebdiyla;
Bu önceden beri işleyip duran Sünnetullah’dır; Sünnetullah’da değişiklik/Sünnetullah için tebdil (bedel) asla bulamazsın.

24-) ve HUvelleziy keffe eydiyehüm anküm ve eydiyeküm anhüm Bibatni Mekkete min ba’di en azfereküm aleyhim* ve kânAllahu Bima ta’melune Basıyra;
Sizi onlara muzaffer kıldıktan sonra Mekke’nin (Bi-) batnında/göbeğinde, onların ellerini sizden sizin ellerinizi onlardan uzak tutan O’dur... Allah yaptıklarınızı (B sırrınca) Basıyr’dır.

25-) hümülleziyne keferu ve sadduküm anilMescidil Harami velhedye makufen en yeblüğa mahılleh* velevlâ ricalun mu’minune ve nisaün mu’minatün lem ta’lemuhüm en tetauhüm fetusıybeküm minhüm mearretün Biğayri ılm* liyüdhılellahu fiy rahmetiHİ men yeşa’* lev tezeyyelu leazzebnelleziyne keferu minhüm azâben eliyma;
Onlar o kimselerdir ki, kafir oldular, sizi Mescid-i Haram’dan (kalb makamından) alakoydular, bekletilen (Beytullah’a adanan) hedy kurbanlarının (nefslerinizin) yerlerine ulaşmasına mani oldular... Şayet orada (onların arasında) kendilerini henüz bilmediğiniz için çiğneyip ezeceğiniz ve bu bilgisizlik (Bi-gayri ilim, bilmeyerek yapılan iş) yüzünden üzüleceğiniz mü’min rical/erkekler ve mü’mine kadınlar olmasaydı (Allah savaşı önlemezdi)... Dilediğini rahmetine sokmak içindi bu... Eğer birbirlerinden ayrılmış olsalardı, onlardan küfre sapanları elbette elim bir azab ile azablandırırdık (Said ve salihler zümresinin bulundukları yere gadabı ilahi inmez... Enfal: 33 ve Ankebut: 32?).

26-) iz cealelleziyne keferu fiy kulubihimül hamiyyete hamiyyetel cahiliyyeti feenzelellahu sekiynetehu alâ RasûliHİ ve alelmu’miniyne ve elzemehüm kelimetet takva ve kânû ehakka Biha ve ehleha* ve kânAllahu Bikülli şey’in Aliyma;
O zaman kafirler, kalblerine hamiyyeti (gayret, izzeti nefs, kibirlilik, taassubu), cahiliyye taasubunu yerleştirmişlerdi... Allah da Rasûlü’nün ve mü’minlerin üzerine sekine inzal etti ve onları kelime-i takva (la ilahe illallah) üzere ilzam etti (sabitledi)... Onlar bu söze (B sırrınca) ehakk ve ehil kimselerdi... Allah her şeyi (B sırrınca) Aliym’dir.

27-) lekad sadekAllahu RasûleHUrrü’ya BilHakk* letedhulünnelMescidel Harame inşaAllahu aminiyne muhallikıyne ruuseküm ve mukassıriyne lâ tehâfun* fealime ma lem ta’lemu feceale min duni zâlike fethan kariyba;
Andolsun ki Allah, Rasûlüne rüyasını Bil-Hakk (Hak olarak) doğruladı (rüyasının gerçek olduğunu tasdik etti; gerçektir)... İnşallah, (kiminiz) kafalarınızı traş etmiş ve (kiminiz saçlarınızı) kısaltmış olarak, güven içinde Mescid-i Haram’a kesinlikle gireceksiniz (feth?)... (Allah) sizin bilmediğinizi bildi de size bundan önce feth-i karib müyesser kıldı.

28-) HUvelleziy ersele RasûleHU Bilhüda ve diynil Hakkı liyuzhirehu aleddiyni küllih* ve kefa Billahi şehiyda;
O, Rasûlünü Bil-HUDA (hidayet gücü, rehber olarak) ve Hak Diyn (gerçek diyn; sistem ruhu) ile irsal etti ki, onu (yeryüzündeki) tüm din anlayışlarına üstün kılsın (hidayet yollu gerçeği göstersin);Şehiyd olarak (B sırrınca) Allah yeter.

29-) Muhammedün Rasûlullah* velleziyne meahu eşiddau alelküffari ruhamau beynehüm terahüm rükkean sücceden yebteğune fadlen minAllahi ve rıdvana* siymahüm fiy vücuhihim min eserissücudi zâlike meselühüm fiytTevrati, ve meselühüm fiyl’İnciyli kezerın ahrece şat’ehu feazerehu festağleza festeva alâ sukıhi yu’cibüzzürraa liyeğıyza Bihimülküffar* veadAllahulleziyne amenu ve amilussalihati minhüm mağfireten ve ecren aziyma;
MUHAMMED, Rasûlullah’dır!... Onunla beraber bulunanlar (in’am üzere olanlar), küffara (gerçeği reddedenlere) karşı sert (onların düşünce ve yaşamlarından hiç etkilenmezler), kendi aralarında çok merhametlidirler (birbirlerinin açılım ve üretkenliğine katkıda bulunurlar, birbirlerini severler)... Onları (Ümmet-i Muhammed’i) rüku eder (haşyet, ta’zim), secde eder (fena, teslim) ve Allah’tan fazl (ilmi üstünlük, tecelli) ve RIDVAN (ehl-i cennet için en üstün ni’met; Allah’ın ebediyyen gazab etmeme teminatı; sıfat cenneti) ister halde görürsün... Simalarına gelince, vechlerinde/yüzlerinde secde (fena) eseri vardır... Bu onların Tevrat’taki (nefse dönük hükümler) meselleri (misal yollu anlatımları) dır... İncil’deki (kalb ahvaline, batını hükümlere; teşbihi) mesellerine gelince: Bir ekin ki filizini yarıp çıkarmış, sonra onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış da (tevhid; İslam, sünnetullah) gövdesi üzerine doğrulmuştur/dikilmiştir (insan’da, mutlak vücud tam zahirdir);ekincilerin (Ulul’Azm Rasûllerin, Enbiyanın) hoşuna gider (İslam Ümmetinin özellikleri... Ki, hadis-i şeriflere göre İslam’ın zahir ve batına göre tam zuhuru iki Zat’la gerçekleşmiştir, Hz.Muhammed.s.a.v ve Hz.Mehdi Rasûl a.s... Buradaki teşbihi bu yönden de değerlendirmek lazım)... (Allah bunları artırmakla) böyle yapar ki, onlarla (B sırrıyla, onlar olarak) küffarı (gerçeği reddedenleri) öfkelendirsin... Allah onlardan (hakıkatına) iman edip bunun gereği salih amel edenlere mağfiret ve ecr-i azıym va’d etmiştir.

SUREYİ YAZDIR

Kurân-ı Kerîm B Meâli'nde arayın

Kurân "B" Meâli

• Bu eser Kurân-ı Kerîm'i "oku"ma anlayışında bir ilk ve tek mealdir...

• Bu eser şimdiden, kitap ve makaleler için "Referans", "Faydalanılan Eser", "Alıntı Kaynağı" ve "Kaynak Eser" olmaktadır...

• Gelecekte de yazılacak eserlere referans olma, üzerine araştırma yapılma ve kaynak olma potansiyeline sahip bir eserdir.

• İşte bu nedenle; Bu eserin öncelikle İnternet platformunda sonra da günlük yaşamımızda duyurulması hususu çok önemlidir...

• Ve en önemlisi; "İnsanın kendi hakikatini anlama" yolunda yazılmış bu eserin herkesle paylaşılması hususudur!

• Siz de elinizden geldiğince bu siteyi arkadaş, dost ve herkesle paylaşın ve duyurun...

Kurân "B" Meâlini duyurun!


Facebook'da paylaş Twitter'da paylaş Daha Fazla...

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı