SÛRE HAKKINDA ÖZET BİLGİ
Naziat Sûresi’nin, Mekke-i Mükerreme’de 81.sırada nazıl olduğu rivayet ediliyor... 46 ayettir... Adını, ilk ayetinin ilk kelimesinden alır... “Naziat”, söküp çıkaranlar, şiddetle çekip koparanlar, demektir.
Naziat Sûresinde: Kıyamet ve Surlar, üzerine yemin edilen nesneler ve olgular gibi gerçektir... Seyr-i sülük ve kendini tanıma olayları... Racife, Radife, Sahire... Musa, fravun, Tuva... Fravun’un ibreti... Arz’dan önce bina edilen Sema... et-Tammet’ül Kübra... Cehennem barizdir... Dünyayı seçenler ile Rabbinin makamından korkanların barınakları... Kıyametin vakti niye bilinmez?... Kıyameti görene göre dünyadaki yaşamasının miktarı nedir?,... gibi önemli hususlar açıklanmaktadır...
AYETLERİN MÂNÂSI
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHIYM
1-) Vennazi`ati ğarka;
Andolsun şiddetli bir çekiş (cazibe, himmet) ile (yünden dikeni, betondan demiri çekercesine) çekip koparanlara/söküp çıkaranlara,
2-) Vennaşitati neşta;
(Bir düğümü çözercesine; yağdan kıl çeker gibi) kolay ve yumuşakça çekip çıkaranlara,
3-) Vessabihati sebha;
Yüzüp yüzüp gidenlere (Selam ismi?),
4-) Fessabikati sebka;
Yarışıp öne geçenlere,
5-) Felmüdebbirati emra;
Emri tedbir edenlere,
6-) Yevme tercüfurRacifetü;
Ki, o gün Racife (şiddetle sarsan, zelzele; ölüm, 1. sur) sarsar.
7-) Tetbe`uherRadifeh;
Onu Radife (ardından gelen; 2. sur, ba’s) izler.
8-) Kulubün yevmeizin vacifetun;
O gün (bazı) kalbler atar/çarpar.
9-) Ebsaruha haşi`ah;
Onların basarları (gözleri) huşu’ eder (zilletten alçalır).
10-) Yekulune einna lemerdudune fiylhafireti;
“Gerçekten biz (öldükten sonra) ilk halimize (hayata) merdudlar mıyız (geri döndürülür müyüz; ba’s var mı?)”.
11-) Eiza künna `ızamen nehıreh;
“Çürüyüp dağılmış kemikler olduğumuzda mı?”.
12-) Kalu tilke izen kerretun hasiretun;
“İşte bu, o takdirde (bizim için) hüsranlı bir geri dönüş (yeniden oluş) tür” dediler.
13-) Feinnema hiye zecretun vahıdetun;
Halbuki o tek bir zecre (dirilten sesleniş) dir (ölümlerini görüyorlar da niye ba’slarına inanmıyorlar?).
14-) Feiza hüm Bissahireh;
Birde bakarsın ki onlar (Bi-) Sahire’de (düz geniş arazide; mahşer yerinde) dir.
15-) Hel etake hadiysu Musa;
Musa’nın hadisi (haberi) sana geldi mi?.
16-) İz nadahu Rabbuhu BilVadilMukaddesi Tûva;
Hani O’nun (Musa’nın) Rabbi O’na, (Nebîlerinin üzerinde yürüdüğü) (Bi-) mukaddes vadide, (yani) Tuva’da nida etti (duyurdu):
17-) İzheb ila fir`avne innehu tağa;
“Git Fravun’a!.. Muhakkak ki o tuğyan etti”.
18-) Fekul hel leke ila en tezekkâ;
“De ki: Arınıp tezkiye olmaya ne dersin?”.
19-) Ve ehdiyeke ila Rabbike fetahşa;
“Ve seni Rabbine hidayet etmeme (tanıtmama) ?.. (Ki böylece) haşyet duyarsın”.
20-) Feerahul`ayetelkübra;
Derken (Musa) ona, el-Ayet’ül Kubra’yı (en büyük ayet’i?) rü’yet ettirdi (ilmen gösterdi).
21-) Fekezzebe ve `asa;
(Fakat fravun) yalanladı ve isyan etti.
22-) Sümme edbere yes`a;
Sonra sa’yederek (koşarak, bi gayretle) ardına döndü.
23-) Fehaşere fenada;
Akabinden haşretti (alu ehlini, mele’sini, kavmini topladı) de nida etti.
24-) Fekale ene Rabbukümül`a`la;
“Ben, sizin en a’la Rabbinizim!” dedi.
25-) Feehazehullahu nekâlel`ahıreti vel`ula;
Bunun üzerine Allah, onu Ahiret’in (ruh-bilinç boyutunun, batıni) ve Ula’nın (ilk’in, dünya’nın, zahiri) ibret verici azabı (bağ ve zincirleri) ile yakaladı.
26-) İnne fiy zâlike le`ıbreten limen yahşa;
Muhakkak ki bunda haşyet duyan kimseler için elbette bir ibret vardır.
27-) Eentüm eşeddü halkan emisSema`* benaha;
Halk (yaratılış) bakımından siz mi daha şiddetli (daha güçlü, çetin) yoksa Sema mı?... (Ki Allah) onu bina etti!.
28-) Rafe`a semkeha fesevvaha;
Onun semkini (tavanını) ref’etti de onu tesviye etti (düzenledi, eşitledi, dengeledi; nefh-i ruh?).
29-) Ve ağtaşe leyleha ve ahrece duhaha;
Ve (Alla) onun gecesini kararttı, onun duha’sını (kuşluk vaktini, nuru’nu) çıkarttı.
30-) Vel`Arda ba`de zâlike dehaha;
İşte bundan sonra Arz’ı yayıp döşedi.
31-) Ahrece minha maeha ve mer`aha;
Ondan onun suyunu ve mer’asını çıkardı (ğı halde).
32-) Velcibale ersaha;
Dağlara gelince, onları demir atmış gibi dikip sabitledi.
33-) Meta`an leküm ve lien`amiküm;
Sizin ve en’am (hayvanlar) ınız için bir meta’ (faydalanma, nasib alma) olsun diye.
34-) Feiza caetittammetülkübra;
Et-Tammet’ül Kubra (o güç yetirelemeyn en büyük musibet, yayılıp herşeyi doldurup kablayan tecelli; kıyamet?) geldiğinde,
35-) Yevme yetezekkerul`İnsanu ma se`a;
O gün insan sa’yettiği şeyi (neye sa’yettiğini) tezekkür eder.
36-) Ve burrizetilcahıymu limen yera;
Rü’yet eden (gören) kimse için cahıym (cehennem) tebriz edilmiştir (barizdir?).
37-) Feemma men tağa;
Tuğyan eden (azıp haddi aşan) kimseye,
38-) Ve aserelhayateddünya;
Ve dünya (en aşağı) hayatı’nı seçene gelince;
39-) Feinnelcahıyme hiyel me`va;
Muhakkak ki cahıym, barınağın ta kendisidir.
40-) Ve emma men hafe mekame Rabbihi ve nehennefse `anilheva;
Rabbinin makamından korkan (Rabbini tanıyan) ve nefsini hevadan nehyedene (gündelik-beşeri kişilik, tabiat ve benlikle zahir olmayan) gelince;
41-) Feinnelcennete hiyel me`va;
Muhakkak ki cennet, barınağın ta kendisidir.
42-) Yes`eluneke `anissa`ati eyyane mursaha;
Sana O Saaat’tan (et-Tammet’ül Kubra’dan; kıyamet’ten?) soruyorlar: Onun demir atması/gelip çatması ne zaman (?), diye.
43-) Fiyme ente min zikraha;
(Oysa) onun zikra’sından (onu hatırlatacak, vaktini bildirecek ilimden) sende ne arar!.
44-) İla Rabbike müntehaha;
Onun (ilmi’nin) müntehası (nihayet ulaşacağı yeri) Rabbine’dir (Rabbinden önde nasıl olursun ki?).
45-) İnnema ente munziru men yahşaha;
Sen ancak ondan haşyet duyan kimsenin uyarıcısısın.
46-) Keennehüm yevme yeravneha lem yelbesu illâ `aşiyyeten ev duhaha;
Onu gördükleri gün, sanki onlar (dünyada, fiziksel bedenlerinde) hiç kalmamışlardır... Ancak bir Aşiyye (Akşam; Güneş’in batma vakti) yahut onun (aşiyye’nin?) Duha’sı (o aşiyye’den sonraki kuşluk/Güneş’in doğması vakti kadar kalmaları) müstesna (o kadar bir süre kaldıklarını sanırlar).