14 - İBRÂHİM SÛRESİ

SÛRE HAKKINDA ÖZET BİLGİ

İbrahiym a.s.ın misyonu, makamı, duaları,.. ile ilgili konuları bahsettiği için sûre, bu ad ile isimlenmiştir...

Özellikle ilk ayetlerinde, Hz.Rasûlullah’ın zuhurunun insanlık için eşsiz bir müjde ve fırsat olduğu, “vahdet” için Kur’an’ın operasyonel bir rehber olduğu vurgulanır...

Mekke döneminde 72. sırada nazıl olmuştur (28-30 ayetlerinin Medine döneminde nazıl olduğu da rivayet edilir)... 52 ayettir...

AYETLERİN MÂNÂSI

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHIYM

1-) Elif Lâââm Ra* Kitabün enzelnahu ileyke li tuhricenNase minez zulümati ilen Nuri Bi izni Rabbihim ila sıratıl Aziyzil Hamiyd;
Eliyf, Lâm, Ra... O (Eliyf, Lam, Ra ile işaret edilen sıfatlar), insanları Rablerinin izniyle (Bi-izni Rabbihim) karanlıklardan Nur’a ve Aziyz ve Hamiyd’in sıratına çıkarman için sana inzal ettiğimiz bir Kitab’dır.

2-) Allahilleziy leHU ma fiys Semavati ve ma fiyl Ard* ve veylün lil kafiriyne min azâbin şediyd;
 (Aziyz ve Hamiyd olan O) Allah ki, Semavat’ta ve Arz’da ne varsa O’nundur... (Gerçek böyle iken) Azab-ı Şediyd’den dolayı veyl olsun o kafirlere (gerçeği reddeden, hakikatlerinden perdelilere) !.

3-) Elleziyne yestehıbbunel hayated dünya alel ahireti ve yesuddune an sebiylillâhi ve yebğuneha ıveca* ülaike fiy dalalin baıyd;
Onlar (o kafirler) ki, dünya hayatını ahiret’e tercih ederler ve Allah yolundan alakoyup onun eğrilmesini isterler... İşte onlar uzak (dönüşü zor) bir dalal (sapmışlık) içindedirler.

4-) Ve ma erselna min Rasûlin illâ Bi lisani kavmihi li yübeyyine lehüm* feyudıllullahu men yeşau ve yehdiy men yeşa`* ve HUvel Aziyzül Hakiym;
Biz her Rasûlü ancak kendi kavminin lisanı ile (B sırrınca) irsal ettik ki, onlara apaçık beyan etsin... (Artık) Allah dilediğini saptırır ve dilediğini de hidayet eder... O, Aziyz’dir, Hakiym’dir.

5-) Ve lekad erselna Musa Bi ayatina en ahric kavmeke minez zulümati ilenNuri ve zekkirhüm Bi eyyamillah* inne fiy zâlike le âyâtin li külli sabbarin şekur;
Andolsun ki biz Musa’yı: “Kavmini karanlıklardan Nur’a çıkar ve onlara <Allah Günleri’ni (ilk hallerini, fıtratlarını) > (B sırrınca) hatırlat” diye (B sırrınca) ayetlerimiz ile irsal ettik... Muhakkak ki bunda çok sabreden ve çok şükreden herkes için elbette ayetler vardır.

6-) Ve iz kale Musa li kavmihizkuru nı`metAllahi aleyküm iz encaküm min ali fir`avne yesumuneküm suel azabi ve yüzebbihune ebnaeküm ve yestahyune nisaeküm* ve fiy zâliküm belaün min Rabbiküm azîym;
Hani Musa kavmine dedi ki: “Üzerinizdeki Allah Ni’meti’ni hatırlayın... Hani (şunu da hatırlayın ki) sizi Al-u Fravun’dan (benlik,...) kurtardı... Onlar azabın en kötüsünü size (devamlı) tattırıyorlardı; erkek çocuklarınızı (akıl,...) boğazlıyorlar, kadınlarınızı (duygular,..) diri bırakıyorlardı... İşte bunda (kurtulmanızda) sizin için, Rabbiniz tarafından aziym bir bela (büyük imtihan) vardır.

7-) Ve iz teezzene Rabbüküm lein şekertüm le eziydenneküm ve lein kefertüm inne azabiy leşediyd;
Ve hani (hatırlayın ki) Rabbiniz ilan etmişti: Andolsun eğer şükrederseniz size artıracağım... Şayet nankörlük ederseniz, muhakkak ki azabım elbette Şediyd’dir.

8-) Ve kale Musa in tekfüru entüm ve men fiyl Ardı cemiy’an feinnAllahe le Ğaniyyün Hamiyd;
Musa dedi ki: “Şayet siz ve tüm Arz’dakiler küfür (gerçeği red, nankörlük) etseniz, (iyi bilin ki) Allah elbette Ğaniy’dir (bunlarla kayıtlı değildir), Hamiyd’dir (değerlendirme O’na aittir)”.

9-) Elem ye`tiküm nebeülleziyne min kabliküm kavmi Nuhın ve Adin ve Semude velleziyne min ba`dihim* la ya`lemuhüm ilellah* caethüm Rusulühüm Bil beyyinati feraddü eydiyehüm fiy efvahihim ve kalu inna keferna Bima ursiltüm Bihi ve inna lefiy şekkin mimma ted`unena ileyhi muriyb;
Sizden öncekilerin, Nuh Kavmi’nin, Ad’ın, Semud’un ve onlardan sonrakilerin haberleri gelmedi mi size?... (Ki) onları Allah’dan başkası bilmez... Onlara Rasûlleri (B sırrınca) beyyineler ile gelmişti de onlar ellerini ağızlarında reddedip (ellerini ağızlarına sokup) şöyle dediler: “Doğrusu biz kendisiyle (B sırrınca) irsal olunduğunuzu (sıfatları, hükümleri, hakikat bilgisini) (B sırrınca) küfr (inkar) ettik ve gerçekten biz, bizi kendisine davet ettiğinden muriyb (evham veren, şüpheci) bir şekk içindeyiz.

10-) Kalet Rusulühüm efillahi şekkün FatırisSemavati vel Ard* yed`uküm li yağfire leküm min zünubiküm ve yuahhıreküm ila ecelin müsemma* kalu in entüm illâ beşerun mislüna* türiydune en tesudduna amma kâne ya`budu abaüna fe`tuna Bi sultanin mübiyn;
Rasûlleri demişti ki: “Semavat ve Arz’ın Fatırı Allah hakkında şekk mi?.. (O), sizin için zenblerinizi (nefsani sıfatlarınızı) mağfiret etsin ve ecel-i müsemma’ya (fıtrat kemalatınıza) kadar sizi te’hir etsin diye sizi da’vet ediyor?”.. Dediler ki: “Siz ancak bizim gibi bir beşersiniz (fazladan bir yanınız yok)... Babalarımızın kulluk ettiklerinden bizi alakoymak irade ediyorsunuz... (O halde) bize (B sırrınca) apaçık bir sultan (hüccet, kanıt, güç) getirin.

11-) Kalet lehüm Rusulühüm in nahnu illâ beşerun mislüküm ve lakinnAllahe yemünnü alâ men yeşau min ıbadiHİ, ve ma kâne lena en ne`tiyeküm Bi sultanin illâ Bi iznillah* ve alellahi fel yetevekkelil mu`minun;
Rasûlleri onlara dediler ki: “Biz ancak sizin misliniz bir beşeriz... Fakat Allah kullarından dilediğine menn eder (lutfeder; özel nimetler, ilim ve ma’rifetler ihsan eder)... Bi-iznillah (Allah izni olarak) müstesna, size (B sırrınca) bir sultan (ilahi bir sıfat, hüccet) getirmemiz bizim için mümkün değildir... (O halde) mü’minler Allah’a tevekkül etsinler (hakikatlarına ait sınırsız-sonsuz özellik ve kuvvelerinden emin olsunlar, birimselliklerinden fani olsunlar)”.

12-) Ve ma lena ella netevekkele alellahi ve kad hedana sübülena* ve lenasbiranne alâ ma azeytümuna* ve alellahi fel yetevekkelil mütevekkilun;
 “Hem bize yollarımızı hidayet etmiş iken ne diye Allah’a tevekkül etmeyelim ki?.. Bize eziyet etmenize elbette sabredeceğiz... Tevekkül edenler Allah’a tevekkül etsinler (fenadan sonra baka)”.

13-) Ve kalelleziyne keferu li Rusulihim le nuhricenneküm min Ardına ev leteudünne fiy milletina* feevha ileyhim Rabbuhüm lenühlikennez zalimiyn;
Kafir olanlar (nefsani kuvveler) Rasûllerine (akıl) dedi ki: “(Ya) sizi Arz’ımızdan çıkaracağız yahut bizim milletimiz (içind) e döneceksiniz”... Rableri (hakikatlerine ait kuvveler) onlara vahyetti ki: “Zalimleri elbette helak edeceğiz.

14-) Ve lenüskinennekümül’Arda min ba`dihim* zâlike limen hafe mekamiy ve hafe veıyd;
 “Ve onlardan sonra o Arz’a sizi iskan edeceğiz... İşte bu, benim makamım’dan korkanlara ve vaıyd’imden (tehdidimden) korkanlara (hakikatlerine ve sistem’e ikan üzere yaşayanlara) mahsustur.

15-) Vesteftehu ve habe küllü cebbarin aniyd;
 (Rasûller) fetih istediler... (Nitekim) her inatcı zorba kaybetti.

16-) Min veraihi cehennemü ve yüska min main sadiyd;
Onun ardından da Cehennem (var)... Sadiyd (irin; alıkoyma) su (Cehennem suyu’n)’dan sulanır.

17-) Yetecerrauhu ve la yekâdü yusiyğuhu ve ye`tiyhilmevtü min külli mekanin ve ma huve Bi meyyit* ve min veraihi azâbun ğaliyz;
Onu yudum yudum içmeye çalışır, (fakat) neredeyse boğazından geçiremez... Kendisine her mekandan/taraftan ölüm gelir fakat o (Bi-) ölü değildir (ölmez; daimi ölüm anı gibi bir azab hali)... Onun ardından da azab-ı galıyz (katı bir azab).

18-) Meselülleziyne keferu Bi Rabbihim a`malühüm keremadinişteddet BihirRıyhu fiy yevmin asıf* la yakdirune mimma kesebu alâ şey`in, zâlike hüved dalalülbaıyd;
 (Bi-) Rablerine kafir (red hali, nankör) olanların amellerinin meseli (ibret verici durumu), fırtınalı bir gün’de rüzgarın (B sırrınca) şiddetle savurduğu bir küle benzer... Kazandıklarından bir şey elde edemezler (kuvveden fiile çıkmamış, Rabbani özelliklerinden mahrum; nurları yok)... İşte bu, uzak dalal’ın (dönüşü zor sapmanın) ta kendisidir.

19-) Elem tera ennAllahe halekas Semavati vel Arda Bil Hakk* in yeşe` yüzhibküm ve ye`ti Bi halkın cediyd;
Görmedin mi ki Allah Semavat’ı ve Arz’ı Bil-Hakk (Hakk olarak) yaratmıştır... Eğer dilerse (me’şiyyeti ile) sizi giderir ve (Bi-) halk-ı cediyd (yepyeni, orijinal bir yapı) olarak (B sırrı?) gelir/yeni bir halk getirir.

20-) Ve ma zâlike alellahi Bi aziyz;
Bu, Allah’a (Bi-) aziyz (zor, meşakkatli) değildir.

21-) Ve berazu Lillahi cemiyan fekaled duafau lilleziynestekberu inna künna leküm tebean fehel entüm muğnune anna min azâbillahi min şey`* kalu lev hedanAllahu le hedeynaküm* sevaün aleyna ecezı`na em saberna ma lena min mahıys;
Hepsi cemi’an (kendinden gayrı vücud olmayan, onları her mertebede kaim ve ilmiyle kapsamış olan) Allah’a barizdirler (gizlilikleri sözkonusu değildir)... Zayıflar, müstekbirlere (büyüklük isteyenlere): “Doğrusu biz, sizin izinizden gidenler/size tabi olanlar idik... (Şimdi) siz Allah’ın azabından bir şeyi bizden savabilir misiniz?”... (Müstekbirler) dediler ki: “Eğer Allah bize hidayet etseydi, elbette biz de size hidayet ederdik... (Şimdi) sızlanıp feryad etsek de yahut sabretsek de bize eşittir... (Zira) bizim sığınak/kaçış yerimiz yoktur.

22-) Ve kaleş şeytanu lemma kudıyel’emru innAllahe veadeküm va`del hakkı ve veadtüküm feahleftüküm* ve ma kâne liye aleyküm min sültanin illâ en deavtüküm festecebtüm liy* fela telumuniy ve lumû enfüseküm* ma ene Bi musrihıküm ve ma entüm Bi musrihıyy* inniy kefertü Bima eşrektümuni min kabl* innez zalimiyne lehüm azâbün eliym;
İş bitirildiğinde (hakikat ortaya çıktığında), şeytan (vehim) der ki: “Muhakkak ki Allah size Hak vaad’ı vaadetti (gerçektir)... Ben de size vaad’de bulundum fakat akabinden hulfettim (vaadimden döndüm)... (Zaten) sizin üzerinizde ben bir sultan’a (güç, sıfat, sulta) sahip olmadım... Ancak sizi da’vet ettim, siz de bana icabet ettiniz (şeytanın, vehmin çağrısı Hakk’a değildir)... O halde bana levmetmeyin, nefislerinizi levmedin... Ne ben (B sırrınca) sizin imdadınıza/yardımınıza koşanım (sizi kurtarabilirim) ne de siz (B sırrınca) beni (m imdadıma koşup) kurtarabilirsiniz... Daha önce beni ortak tutmanızı da ben (B sırrınca) kesinlikle küfretmiştim (reddetmiştim, tanımamıştım)... Muhakkak ki zalimler için elim bir azab vardır.

23-) Ve üdhılelleziyne amenu ve amilus salihati cennatin tecriy min tahtihel enharu halidiyne fiyha Bi izni Rabbihim* tehıyyetühüm fiyha Selâm;
 (Hakikatlerine) iman edip salih amel işleyenler (arınanlar) ise, Rablerinin izni ile (Bi-izni Rabbihim), içinde ebedi kalmak üzere, altlarından nehirler akan cennetlere dahil edilmişlerdir... Onların orada tahiyyeleri (selamlaşmaları) “Selam”’dır.

24-) Elem tera keyfe darebAllahu meselen kelimeten tayyibeten keşeceratin tayyibetin asluha sabitün ve fer`uha fiys Sema’;
Görmedin mi Allah nasıl bir mesel (sembollerle anlatım, teşbih) yaptı: Tayyib Kelime (hoş-temiz kelime; temiz nefs);aslı (kökü, kaynağı; i’tikadı) sabit, fer’i (üstü, dalı, hasılası) Sema’da, Tayyib Şecere (temiz ağaç; Nur35: mübarek ağaç) gibidir.

25-) Tü`tiy üküleha külle hıynin Bi izni Rabbiha* ve yadribullahul emsale linNasi leallehüm yetezekkerun;
 (O ağaç) Rabbinin izniyle (Bi-izni Rabbiha) her hıyn (vakit, mevsim) yemişini (ilim ve ma’rifet) verir... Allah insanlara, belki tezekkür ederler diye, misaller verir.

26-) Ve meselü kelimetin habiysetin keşeceratin habiysetinictüsset min fevkıl ‘Ardı maleha min karar;
Habis Kelime’nin (pis kelime, habis nefs) meseli de Arz’ın fevkınden kesilip koparılmış (kökü bile yok), istikrarı-sebatı olmayan Habis Şecere (meyve vermeyen ağaç) gibidir.

27-) Yüsebbitullahulleziyne amenu Bil kavlis sabiti fiyl hayatid dünya ve fiyl ahireti, ve yudılullahuz zalimiyne ve yef`alullahu ma yeşa`;
Allah (gerçekten) iman edenlere dünya hayatında da, ahirette de (Bi-) kavl-i sabit (la ilahe illallah’a ikan) ile sabitler... Allah zalimleri saptırır... Allah dilediğini yapar.

28-) Elem tera ilelleziyne beddelu nı`metellahi küfren ve ehallu kavmehüm darel bevar;
Görmedin mi (bakmaz mısın), “Allah” ni’meti (?) ni küfr ile değiştiren ve kendi kavimlerini dar’ül bevar’a (çorak, ürün vermez yer’e) indiren/konduran kimseleri?.

29-) Cehennem* yaslevneha* ve bi`sel karar;
 (Dar’ül Bevar) Cehennem’dir ki ona yaslanırlar... Ne kötü bir karar (gah)’dır o!.

30-) Ve cealu Lillahi endaden li yudıllu an sebiyliHİ, kul temetteu feinne masıyreküm ilennar;
 (Onlar, kendinden gayrı vücud, müessir olmayan) Allah’a, O’nun yolundan saptırmak için endad (eşler, denkler) oluşturdular (halk ile perdelendiler)... De ki: “Faydalanmağa uğraşın (bakalım);olacağınız yer Nar’dır.

31-) Kul liıbadiyelleziyne amenu yukıymus Salate ve yünfiku mimma razaknahüm sirran ve alaniyeten min kabli en ye`tiye yevmün la bey`un fiyhi ve la hılal;
İman etmiş kullarıma de ki: “Namaz’ı ikame etsinler, alış-veriş ve dostluğun olmadığı gün gelmeden önce, kendilerini rızıklandırdıklarımızdan gizli ve aleni infak etsinler.

32-) Allahulleziy halekas Semavati vel Arda ve enzele mines Semai maen fe ahrece Bihi mines semerati rizkan leküm* ve sahhare lekümül fülke li tecriye fiyl bahri Bi emriHİ, ve sahhare lekümül enhar;
 (Hakikatınız olan) Allah O’dur ki Semavat’ı ve Arz’ı yarattı, Sema’dan (Esma mertebesinden) bir su inzal etti de onunla (B sırrınca) sizin için rızık olarak semerat’tan (meyveler; ma’rifetler, keşif-idraklar) çıkardı, Bi-EmriHİ (Emri ile) deniz’de (cisimler aleminde) akıp yüzsün diye gemi’yi (bedeni) size musahhar kıldı (boyun eğdirdi) ve nehirleri (ilimleri) de size musahhar kıldı.

33-) Ve sahhare lekümüş Şemse vel Kamere daibeyn* ve sahhare lekümül leyle vennehar;
Tam bir mudavametle mutad işlerini yapmakta olan Güneş’i ve Kamer’i (ay’ı) size musahhar kıldı (boyun eğdirdi)... Gece’yi ve gündüz’ü de size musahhar kıldı.

34-) Ve ataküm min külli ma seeltümuHU, ve in teuddu nı`metAllahi la tuhsuha* innel İnsane lezalumün keffar;
O, O’ndan istemiş olduklarınızın hepsinden size vermiştir... Eğer Allah ni’meti’ni ta’dad edip saysanız, onları ıhsa edemezsiniz (sayıp bitiremezsiniz)... Muhakkak ki insan çok zalim ve çok örtücü/nankördür.

35-) Ve iz kale İbrahiymu rabbic`al hazel belede aminen vecnübniy ve beniyye en na`büdel asnam;
Hani İbrahim şöyle dedi: “Rabbim, şu belde’yi amin (emniyetli) kıl... Beni de oğullarımı da putlara (Hak’dan perdeleyen nesnelere, kuvvelere) kulluktan uzak tut.

36-) Rabbi innehünne adlelne kesiyren minen Nas* femen tebianiy fe innehu minniy* ve men asaniy feinneKE Ğafurun Rahıym;
Rabbim!... Muhakkak ki onlar (putlar) insanlardan pek çoğunu saptırdılar... (Artık) kim bana tabi olur ise, muhakkak ki o bendendir... Kim de bana ısyan eder ise, muhakkak ki sen Ğafur’sun, Rahıym’sin.

37-) Rabbena inniy eskentü min zürriyyetiy Bi vadin ğayri ziy zer`ın ınde BeytiKElmuharremi, Rabbena li yukıymus Salate fec`al ef`ideten minen Nasi tehviy ileyhim verzukhüm mines semerati leallehüm yeşkürun;
 “Rabbimiz!... Muhakkak ki ben, zürriyyetimden ba’zını senin muharrem (haram kılınmış) evi’nin (kalb) yanında, zıraatsız (ekin bitmez?) bir (Bi-) vadi’ye yerleştirdim... Rabbimiz, namaz’ı ikame etsinler diye!... (O halde) insanlardan ba’zı fuadları onlara (zürriyyetime) meylettir ve kendilerini semerattan (ilim ve ma’rifetlerden) rızıklandır... Umulur ki şükrederler.

38-) Rabbena inneKE ta`lemü ma nuhfiy ve ma nu`lin* ve ma yahfa alellahi min şey`in fiyl Ardı ve la fiys Sema`;
Rabbimiz!... Muhakkak ki sen gizlediğimizi (kuvvede olanı) de bilirsin, açığa çıkardığımızı da... (Zira) Arz’da ve Sema’da hiç bir şey Allah’a gizli kalmaz.

39-) ElHamdu Lillahilleziy vehebe liy alel kiberi İsmaıyle ve İshak* inne Rabbiy le Semiy’ud dua`;
 “Hamd, (Allah’a ait özelliğin, ilahi kemalatın açığa çıkması için) ihtiyarlığım üzere bana İsmail ve İshak’ı hibe eden Allah’a aittir... Muhakkak ki Rabbim, elbette ed-Dua’yı (o ma’lum duayı; gerçek duamı) semi’dir (özümden)”.

40-) Rabbic`alniy mukıymes Salati ve min zürriyyetiy, Rabbena ve tekabbel dua`;
 “Rabbim!.. Beni ve zürriyyetimden ba’zını namaz’ı mukıym kıl... Ve Rabbimiz, duamı kabul eyle (gerçekleştir, tamamlanmış kıl)”.

41-) Rabbenağfir liy ve li valideyye ve lil mu’miniyne yevme yekumül hısab;
 “Rabbimiz!... Hesab’ın ortaya çıktığı gün beni, ana-babamı ve mü’minleri mağfiret eyle!.

42-) Ve la tahsebennAllahe ğafilen amma ya`meluz zalimun* innema yuahhıruhüm li yevmin teşhasu fiyhil ebsar;
Zalimlerin yapmakta olduklarından Allah’ı gafil sanma... Onları ancak, gözlerin dışarı fırlayacakları/dehşetten bakakalacakları bir gün için te’hir ediyor.

43-) Mühtııyne mukniıy ruusihim la yerteddü ileyhim tarfühüm* ve ef`idetühüm heva`;
 (İşte o gün onlar) zillet içinde bakarak, başlarını dikerek koşuşur haldedirler... Gözleri/bakışları kendilerine bile dönmez... Fuadları (gönülleri) heva’dır (hava, boşluk; bomboş).

44-) Ve enzirin Nase yevme ye`tiyhimül azâbü feyekulülleziyne zalemu Rabbena ahhırna ila ecelin kariybin, nücib da`veteKE ve nettebiırRusul* evelem tekûnu aksemtüm min kablü ma leküm min zeval;
Kendilerine azabın geleceği gün hususunda insanları uyar... O vakit zalim olanlar şöyle der: “Rabbimiz, bizi yakın bir ecele te’hir et, da’vetine icabet edelim (arınalım) ve Rasûllerine tabi olalım (vahdeti yaşayalım)”... Önceden sizin için bir zeval olmadığına kasem etmemiş mi idiniz?.

45-) Ve sekentüm fiy mesakinilleziyne zalemu enfüsehüm ve tebeyyene leküm keyfe fealna Bihim ve darebna lekümül emsal;
Kendilerine zulmetmiş olanların meskenlerinde iskan ettiniz... Onlara (B sırrınca) nasıl yaptığımız size tebeyyün etmişti... Ve size misaller de verdik (anlamalı idiniz?).

46-) Ve kad mekeru mekrehüm ve ındAllahi mekruhüm* ve in kâne mekruhüm li tezule minhül cibal;
Gerçekten onlar, mekrlerini/tuzaklarını kurdular... Onların mekrleri Allah indindedir (karşılığından kurtulamazlar)... Onların mekrleri dağları yerinden oynatacak kadar olsa (neye yarar!).

47-) Fela tahsebennAllahe muhlife va`diHİ RusuleHU, innAllahe Aziyzün Züntikam;
Sakın Allah’ı, Rasûllerine verdiği sözden cayıcı sanma... Muhakkak ki Allah Aziyz’dir, Züntıkam’dır (intikam sahibidir).

48-) Yevme tübeddelül Ardu ğayrel Ardı vesSemavatu ve berazu Lillahil Vahıdil Kahhar;
O gün Arz, başka Arz’a tebdil edilir (değiştirilir), Semavat ta (başka Semavat’a değiştirilir)... (Hepsi) Vahid, Kahhar olan Allah’a buruz etmiştir (gizlenmeleri sözkonusu olmaksızın barizdirler; Hak zahirdir).

49-) Ve teral mücrimiyne yevmeizin mukarreniyne fiyl’asfad;
O gün, mücrimleri (beşeri kişilikleri, nefsleri ile olanları; müşrikleri) asfad (bukağılar, zincirler; bedensel, nefsani bağımlılık ve meyiller) içinde bağlanmışlar olarak görürsün.

50-) Serabiylühüm min katıranin ve tağşa vucuhehümün nar;
Gömlekleri katran’dandır, vechlerini de Nar (perdelilik azabı) bürür.

51-) Li yecziyAllahu külle nefsin ma kesebet* innAllahe Seriy’ul Hısab;
Çünkü Allah, her nefsi kazandığı ile cezalandırsın diye... Muhakkak ki Allah Seri’ul Hisab’dır.

52-) Hazâ belağun linNasi ve liyünzeru Bihi ve liya`lemu ennema HUve İlahün Vahidün ve liyezzekkere ulül elbab;
İşte bu insanlara bir tebliğ/bildiridir... Onunla (B sırrınca) uyarılsınlar, O’nun ancak İlah-un Vahid olduğunu bilsinler ve öz akıl sahipleri de tezekkür etsinler (ibret alsınlar, hatırlasınlar) diye.

SUREYİ YAZDIR

Kurân-ı Kerîm B Meâli'nde arayın

Kurân "B" Meâli

• Bu eser Kurân-ı Kerîm'i "oku"ma anlayışında bir ilk ve tek mealdir...

• Bu eser şimdiden, kitap ve makaleler için "Referans", "Faydalanılan Eser", "Alıntı Kaynağı" ve "Kaynak Eser" olmaktadır...

• Gelecekte de yazılacak eserlere referans olma, üzerine araştırma yapılma ve kaynak olma potansiyeline sahip bir eserdir.

• İşte bu nedenle; Bu eserin öncelikle İnternet platformunda sonra da günlük yaşamımızda duyurulması hususu çok önemlidir...

• Ve en önemlisi; "İnsanın kendi hakikatini anlama" yolunda yazılmış bu eserin herkesle paylaşılması hususudur!

• Siz de elinizden geldiğince bu siteyi arkadaş, dost ve herkesle paylaşın ve duyurun...

Kurân "B" Meâlini duyurun!


Facebook'da paylaş Twitter'da paylaş Daha Fazla...

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı