37 - SÂFFÂT SÛRESİ

SÛRE HAKKINDA ÖZET BİLGİ

Sûre, saf tutanlar/dizilenler/dizenler anlamına gelen “Saffat” ismini, birinci ayetinden almaktadır... Mekke döneminde 56.sırada nazıl olmuştur... 182 ayettir...

Saffat Sûresinde: Vahdet, tedbir edici meleki mekanizma, mele-i a’la’dan şeytanların kulak hırsızlığından men’edilmeleri, Kur’anı anlayamayanlar, ba’s, haşr, sırat, Kelime-i Tevhid ve Telkıyn olayının aslı, zakkum ağacı, Hz.Nuh, Hz.İbrahim, Hz.İshak, Hz.Musa, Hz.Harun, Hz.İlyas, Hz.Lut, Hz.Yunus, gibi bazı Nebîlerin örnek deneyimleri; Hz.İbrahim’in oğlunu boğazlama hadisesi ve teslimiyetin önemi, astroloji... gibi bir çok önemli konu sembolik-ideal anlatımlarla açıklanmıştır...

AYETLERİN MÂNÂSI

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHIYM

1-) VesSaaaffati saffa;
Andolsun o (Allah için) saf olup dizilenlere.

2-) Fezzacirati zecra;
O (Allah’dan engelleyici-perdeleyici faktörleri) şiddetle def’edenlere/men’edenlere.

3-) Fettaliyati zikra;
O zikir tilavet edenlere (Hakkani özelliklerini kuvveden fiile çıkaranlara).

4-) İnne ilaheküm le Vahıd;
Muhakkak ki sizin ilahınız (yaratanınız) Vahid’dir!.

5-) Rabbüs Semavati vel Ardı ve ma beynehüma ve Rabbül meşarık;
Semavat’ın, Arz’ın ve ikisi arasında olanların Rabbidir; ve doğuların da Rabbidir (O) !.

6-) İnna zeyyennes Semaed dünya Bi ziynetinil kevakib;
Muhakkak ki biz, o en yakın Sema’yı (Bi-) bir ziynet ile, (yani) kevkeb (gezegen)’ler ile süsledik.

7-) Ve hıfzan min külli şeytanin marid;
Ve (onu) itaattan çıkan her azgın şeytandan koruduk.

8-) La yessemmeune ilel Meleil A`la ve yukzefune min külli canib;
 (O şeytanlar) Mele-i A’la’yı dinleyemezler ve her taraftan kuvvetle (sürülüp) atılırlar.

9-) Dühuren ve lehüm azâbün vasıb;
Kovularak (atılırlar)... Onlar için daimi bir azab vardır.

10-) İlla men hatıfel hatfete feetbeahu şihabün sâkıb;
Ancak bir söz kapan/çalan olursa, bu yüzden onu şihab-ı sakıb (parlak/delici bir alev; yakıp yok edici bir şey) takib eder.

11-) Festeftihim ehüm eşeddü halkan emmen halakna* inna halaknahüm min tıynin lazib;
İmdi fetva iste (demek ki fetva pozitiv bir mana ifade etmiyor?) /sor onlara: Yaratılış itibarıyla onlar mı daha şiddetli (güçlü) yoksa yarattıklarımız (melekler) mı?... Doğrusu biz onları Tıyn-i Lazib (yapışkan-kopup ayrılmayan bir balçık?)’den yarattık.

12-) Bel acibte ve yesharun;
 Hayır, onlar alay ediyor oldukları halde sen hayretle şaşıp kaldın.

13-) Ve iza zükkiru la yezkürun;
Onlar tezkir olunduklarında (hatırlatıldıklarında, öğütlendiklerinde de) düşünüp öğüt almazlar.

14-) Ve iza raev ayeten yesteshırun;
Bir ayet (hakikatı gösteren bir şey, hakkani bir nitelik) gördüklerinde, alaya alırlar.

15-) Ve kalu in hazâ illâ sıhrun mübiyn;
 “Bu apaçık bir sihir (büyüleyici etki) den başka değil” dediler.

16-) Eiza mitna ve künna türaben ve ızamen einna le meb`usun;
 “Öldüğümüz, toprak ve kemikler olduğumuz vakit mi, gerçekten biz ba’solunacak mıyız?.

17-) Eve abaünel evvelun;
 “Evvelki babalarımız/atalarımız da mı?.

18-) Kul neam ve entüm dahırun;
De ki: “Evet!.. Ve siz de dahiriyn (küçülmüş, boyun bükmüş, zelil) olarak (ba’solunacaksınız)”.

19-) Feinnema hiye zecretün vahıdetün feiza hüm yenzurun;
O ancak zecre-i vahide (bir tek çığlık; bir tek mani oluş; 2.sur)’dir; birden onlar (kıyam edip) bakınırlar.

20-) Ve kalu ya veylena hazâ yevmüd diyn;
 “Vay bize!... Bu, Diyn Günü’dür!” dediler.

21-) Hazâ yevmül faslilleziy küntüm Bihi tükezzibun;
 (Yani): “Bu, kendisini (B sırrınca) yalanladığınız fasl (hüküm, ayırdetme) günü’dür.

22-) Uhşürulleziyne zalemu ve ezvacehüm ve ma kânu ya`budun;
 “Haşredin (toplayın) o zulmedenleri, onların eşlerini ve tapınıp kulluk yaptıkları şeyleri.

23-) Min dunillahi fehduhüm ila sıratıl cahıym;
 “Allah’ın gayrından!... Onları Sırat’ı Cahıym’e (cehennem sıratı’na; şirke, cismani yaşantıya) yollandırın.

24-) Ve kıfuhüm innehüm mes`ulun;
 “Ve durdurun onları!... Muhakkak ki onlar mes’uldurlar.

25-) Ma leküm la tenasarun;
 “Ne oluyor size ki birbirinizle yardımlaşmıyorsunuz?” (denilir onlara).

26-) Bel hümül yevme müsteslimun;
Bilakis onlar bugün müsteslimun (boyun eğip teslim olmuşlar)’dur.

27-) Ve akbele ba`duhüm alâ ba`dın yetesaelun;
Birbirlerine ikbal edip (dönüp, yönelip) soruşurlar.

28-) Kalu inneküm küntüm te`tunena anil yemiyn;
 “Muhakkak ki siz bize sağdan gelirdiniz?” (dediler).

29-) Kalu bel lem tekûnu mu’miniyn;
 (Onlar da) dediler ki: “Hayır, siz mü’minler değildiniz!.

30-) Ve ma kâne lena aleyküm min sultan* bel küntüm kavmen tağıyn;
 “Bizim, sizin üzerinize bir sultamız/hakimiyetimiz yoktu... Bilakis siz azgın bir kavim idiniz.

31-) Fehakka aleyna kavlü Rabbina* inna lezâikun;
 “Nihayet Rabbimizin kavli üzerimize hakk oldu (gerçekleşti)... Doğrusu biz (azabı) tadıcılarız.

32-) Feağveynaküm inna künna ğaviyn;
 “Bundan ötürü sizi saptırıp azdırdık... Doğrusu biz azgınlar idik.

33-) Feinnehüm yevmeizin fiyl azâbi müşterikûn;
Muhakkak ki onlar o gün azabta müşterek-ortak olanlardır.

34-) İnna kezâlike nef`alu Bil mücrimiyn;
Doğrusu biz (Bi-) mücrimlere (müşriklere) böylece yaparız.

35-) İnnehüm kânu iza kıyle lehüm la ilahe illellahu yestekbirun;
Onlara “la ilahe illallah” denildiğinde (telkıyn edildiğinde), muhakkak ki onlar (benlikleri ile) kibre sapıp büyüklük taslamışlardı.

36-) Ve yekulune einna letarikû alihetina lişaırin mecnun;
 “İlahlarımızı mecnun (deli, cinlenmiş) bir şair için terk mi edeceğiz biz?” derler (di).

37-) Bel cae Bil Hakkı ve saddakal murseliyn;
Hayır, O, Bil-Hakk (Hakk olarak) gelmiştir ve murseliyn (Rasûller)’i de tasdik etmiştir.

38-) İnneküm lezâikul azâbil eliym;
Muhakkak ki siz o elim azabı tadıcılarsınız.

39-) Ve ma tüczevne illâ ma küntüm ta`melun;
Ve yaptıklarınızdan başkası ile cezalandırılmazsınız (yaptıklarınızın karşılığına erersiniz).

40-) İlla ıbadAllahil muhlesıyn;
Ancak Allah’ın ihlasa (samimiyete, saflığa) erdirilmiş kulları müstesna.

41-) Ülaike lehüm rizkun ma`lum;
İşte onlar için ma’lum bir rızık vardır.

42-) Fevakih* ve hüm mükremun;
(Yani) meyvalar (kemalatlar)... Ve onlar ikram olunanlardır.

43-) fiy cennatin neıym;
Naim cennetelerinde.

44-) Alâ sürurin mütekabiliyn;
Serirler (makamlar, sıfatlar) üzerinde mütekabiliyn (karşılıklı oturanlar) olarak.

45-) Yutafü aleyhim Bi ke`sin min meıyn;
Meıyn (kaynak’tan, gözle görünür akar sudan doldurulmuş) (Bi-) kaseler tavaf ettirilir üstlerinde.

46-) Beydae lezzetin lişşaribiyn;
Bembeyaz (nur), içenlere lezzet veren kaseler.

47-) La fiyha ğavlün ve la hüm anha yünzefun;
Ğavl (aklı bozucu, sersem edici bir vasıf) yoktur onda... Onlar ondan sarhoş da olmazlar (içmelerinin sonu yok).

48-) Ve ındehüm kasıratüt tarfi ıyn;
Yanlarında gözlerini yalnızca onlara (eşlerine) çevirmiş iri gözlü (huri) ler vardır.

49-) Keennehünne beydun meknun;
Sanki onlar korunmuş yumurtalar gibidir.

50-) Feakbele ba`duhüm alâ ba`dın yetesaelun;
Birbirlerine ikbal edip (dönüp, yönelip) soruşurlar.

51-) Kale kailün minhüm inniy kâne liy kariyn;
Onlardan bir diyici (akıl, tahkik ehli, cennetlik) dedi ki: “Muhakkak ki ben bir kariyn’e (aramızda bağlılık olan arkadaşa, eşe) sahip idim.

52-) Yekulü einneke le minel musaddikıyn;
 (O) derdi ki: “Gerçekten sen tasdik edicilerden misin?.

53-) Eiza mitna ve künna türaben ve ızamen einna le mediynun;
“(Yani) öldüğümüz, toprak ve kemikler olduğumuz vakit mi, gerçekten biz cezalandırılacak mıyız?.

54-) Kale hel entüm müttaliun;
Dedi ki: “Siz (şimdi ona; vehme, kişiliğe, cehennemliğe) muttaliler (vakıf) misiniz?.

55-) Fettalea fereahü fiy sevail cahıym;
Ona muttali’ oldu da onu Cahıym (Cehennem)’in tam ortasında gördü.

56-) Kale tAllahi in kidte le turdiyn;
Dedi ki: “Tallahi, az kalsın beni de helak edecektin/bu çukura yuvarlayacaktın.

57-) Velev la nı`metü Rabbiy leküntü minel muhdariyn;
Eğer Rabbimin ni’meti (sıfatları) olmasaydı, kesinlikle muhderiyn’den (burada hazır tutulanlardan) olurdum.

58-) Efema nahnu Bi meyyitiyn;
Biz (Bi-) meyyitler değilmiyiz (nasıl ölürüz bir daha) ?.

59-) İlla mevtetenel’ ula ve ma nahnu Bi muazzebiyn;
İlk ölümümüz hariç... Biz (Bi-) azab olunacaklar da değiliz.

60-) İnne hazâ lehüvel fevzül azıym;
Muhakkak ki bu büyük kurtuluşun ta kendisidir.

61-) Limisli hazâ felya`melil amilun;
Çalışıp amel edenler bunun misli (bunun gibisi) için çalışıp amel etsinler.

62-) Ezâlike hayrun nüzülen em şeceretüz zakkum;
Nüzül (iniş, ziyafet) itibarıyla bu mu hayırlıdır yoksa zakkum ağacı mı?.

63-) İnna cealnaha fitneten liz zalimiyn;
Doğrusu biz onu (zakkum ağacını) zalimler için bir fitne kıldık.

64-) İnneha şeceretün tahrucü fiy aslil cahıym;
Muhakkak ki o (zakkum ağacı, birimsellik nesnesi) Cahıym (Cehennem)’in aslından (temelinden, dibinden) çıkan bir ağaçtır.

65-) Tal`uha keennehu ruusüş şeyatıyn;
Onun tal’ı (sürgünü, meyvesi) sanki şeytanların kafaları (vehim, şartlanmalar, dürtüler) gibidir.

66-) Feinnehüm le akilune minha femaliune minhel butun;
Muhakkak ki onlar ondan yerler ve ondan karınlarını doldururlar.

67-) Sümme inne lehüm aleyha le şevben min hamiym;
Sonra onlar için, onun üzerine kaynar sudan bir şevb (tefriki imkansız bir karışım, içecek) vardır.

68-) sümme inne merciahüm leilel cahıym;
Sonra onların mercileri (dönüş yerleri) elbette Cahıym (cehennem)’edir.

69-) İnnehüm elfev abaehüm dalliyn;
Muhakkak ki onlar babalarını/atalarını sapmışlar buldular.

70-) Fehüm alâ asarihim yühreun;
Bu yüzden onların eserleri/izleri üzere odaklanmış bir şekilde israrla koşarlar.

71-) Ve lekad dalle kablehüm ekserul evveliyn;
Andolsun ki onlardan önce, evvelkilerin (ilk nesillerin) ekseriyeti (Hak’dan, vahdetten) sapmıştır.

72-) Ve lekad erselna fiyhim münziriyn;
Ve andolsun ki onların içinde uyarıcılar da irsal ettik.

73-) Fenzur keyfe kâne akıbetül münzeriyn;
O uyarılanların akibeti nasıl oldu bir bak!.

74-) İlla ıbadAllahil muhlesıyn;
Ancak Allah’ın ihlasa (samimiyete, saflığa) erdirilmiş kulları müstesna.

75-) Ve lekad nadana Nuhun felenı`mel müciybun;
Andolsun ki Nuh bize nida etmiş (bize işittirmiş) ti... Biz ne güzel icabet edenleriz.

76-) Ve necceynahu ve ehlehu minel kerbil azıym;
O’nu ve O’nun ehlini aziym tasadan (madde kaydından, varlık bağından) kurtardık.

77-) Ve cealna zürriyyetehu hümül bakıyn;
O’nun zürriyyetini (insan adı altında zahir olan ilahi özellikleri; vahdet ehlini) de baki kalanların ta kendileri yaptık.

78-) Ve terekna aleyhi fiyl ahıriyn;
Ahiriyn (sonrakiler; vahdet ehli) içinde, Onun üzerine (Ona alamet olan bir anış, hayırla yadediliş) terk ettik.

79-) Selâmun alâ Nuhın fiyl alemiyn;
Alemler (kendini tanıyanlar) içinde Nuh’a Selam olsun.

80-) İnna kezâlike neczil muhsiniyn;
Doğrusu biz muhsiynleri (müşahadelerinde Hak’dan gayrı bulunmayanları) böylece cezalandırırız.

81-) İnnehu min ıbadiNEl mu’miniyn;
Muhakkak ki O, mü’min kullarımızdandır.

82-) Sümme ağraknel ahariyn;
Sonra diğerlerini (şirk ehlini) suda (çoklukta) boğduk.

83-) Ve inne min şi (y) atihi le İbrahiym;
Muhakkak ki İbrahim de O’nun şıa (fırka) sındandır (vahdet ehli, ulul azm).

84-) İz cae Rabbehu Bi kalbin seliym;
Hani (İbrahiym) Rabbine seliym (saf, temiz) bir kalb ile (B sırrınca selim bir kalb olarak; nefissiz) gelmişti.

85-) İz kale li ebiyhi ve kavmihi ma zâ ta`budun;
Hani (İbrahiym) babasına ve kavmine: “Neye kulluk yapıyorsunuz?.

86-) Eifken aliheten dunAllahi türiydun;
İfk (yalan-iftira) ederek (uydurarak), Allah’ın gayrından ilahlar mı irade ediyorsunuz (batıldır) ?.

87-) Fema zannüküm Bi Rabbil alemiyn;
“(Bi-) Rabbül Alemiyn’i ne zannediyorsunuz (O’nun hakkındaki zannınız nedir) ?.

88-) Fenazara nazreten fiyn nücum;
Derken (İbrahiym) yıldızlar içinde (akıl gözüyle) bir bakış nazar etti.

89-) Fekale inniy sekıym;
De dedi ki: “Muhakkak ki ben hastayım.

90-) Fetevellev anhü müdbiriyn;
Bunun üzerine arkalarını dönüp O’ndan uzaklaştılar.

91-) Ferağa ila alihetihim fekale ela te`külun;
 (İbrahiym de) onların ilahlarına yöneldi de: “Yemez misiniz?” dedi.

92-) Ma leküm la tentıkun;
Size ne oluyor ki nutketmiyor (konuşmuyor) sunuz?.

93-) Ferağa aleyhim darben Bil yemiyn;
(İbrahiym) onlara gizlice sokulup (Bi-) sağ eliyle bir darb etti (darbe vurdu) ki!.

94-) Feakbelu ileyhi yeziffun;
Bunun üzerine O’na (İbrahiym’e) hızlıca ikbal ettiler (döndüler, geldiler).

95-) Kale eta`budune ma tenhıtun;
(İbrahim) dedi ki: “(Elinizle) yonttuğunuz (şekillendirdiğiniz?) şeylere mi kulluk yapıyor/tapıyor sunuz?.

96-) VAllahu halekaküm ve ma ta`melun;
Halbu ki sizi de yaptığınız şeyleri de Allah yaratmıştır?.

97-) Kalübnu lehu bünyanen feelkuhü fiyl cahıym;
Dediler ki: “O’nun (İbrahiym) için bir bina yapın da O’nu Cahıym (cehennem, tabiat; aşk)’ın içine atın.

98-) Feeradu Bihi keyden fecealnahümül esfeliyn;
O’na (B sırrınca) tuzak irade ettiler... Biz de onları esfeliyn (en aşağılar) kıldık.

99-) Ve kale inniy zahibün ila Rabbiy seyehdiyn;
(İbrahiym) dedi ki: “Muhakkak ki ben Rabbime gidiciyim... (O), bana hidayet edecek.

100-) Rabbi hebliy mines salihıyn;
(İbrahim): “Rabbim, bana salihlerden hibe et!” (dedi).

101-) Febeşşernahu Bi ğulamin Haliym;
Bunun üzerine O’nu Haliym bir oğlan ile (B sırrınca) müjdeledik.

102-) Felemma beleğa maahüs sa`ye kale ya büneyye inniy era fiyl menami enniy ezbehuke fenzur mazâ tera* kale ya ebetif`al ma tü`mer* setecidüniy inşaAllahu minas sabiriyn;
 (Oğlu İsmail) O’nunla birlikte sa’ya (O’nunla beraber Allah yolunda yürüme çağına) ulaşınca, (İbrahiym) dedi ki: “Ey oğulcuğum!... Muhakkak ki ben seni menam (uyku?)’da görüyorum ki ben seni zebh ediyorum (boğazlıyorum)... Bak bakalım sen ne görüyorsun?”... (Oğlu) dedi ki: “Ey babacığım!... Emrolunduğun şeyi yap (kuvveden fiile çıkar)... İnşaAllah beni sabredenlerden bulacaksın.

103-) Felemma eslema ve tellehu lil cebiyn;
İkisi de teslim olup (baba, İbrahiym) O’nu (oğulu, İsmail’i) alnı/şakakı üzerine yıkınca,

104-) Ve nadeynahu en ya İbrahiym;
Biz O’na: “Ya İbrahiym!” diye nida ettik (işittirdik; yakiyn hasıl oldu).

105-) Kad saddakterrü`ya* inna kezâlike neczil muhsiniyn;
 “Gerçekten rüyanı tasdik ettin (doğruladın)... Doğrusu biz muhsiynleri (müşahadelerinde Hak’dan gayrı bulunmayanları) böylece cezalandırırız.

106-) İnne hazâ le hüvel belaul mübiyn;
Muhakkak ki bu apaçık bir bela (öğretici, idrak ettirici deneyim) dir.

107-) Ve fedeynahu Bi zibhın Azıym;
O’na (Sema’dan) (Bi-) zibh-i aziym (büyük kurbanlık) fidye (bedel) verdik.

108-) Ve terekna aleyhi fiyl ahıriyn;
Ahiriyn (sonrakiler; vahdet ehli) içinde, Onun üzerine (Ona alamet olan bir anış, hayırla yadediliş) bıraktık.

109-) Selâmun alâ İbrahiym;
Selam olsun İbrahiym’e.

110-) Kezâlike neczil muhsiniyn;
Muhsinleri böylece cezalandırırız.

111-) İnnehu min ıbadiNEl mu’miniyn;
Muhakkak ki O, mü’min kullarımızdandır.

112-) Ve beşşernahu Bi İshaka Nebîyyen minas salihıyn;
O’na, salihlerden bir Nebî olarak (Bi-) İshak’ı müjdeledik.

113-) Ve barekna aleyhi ve alâ İshak* ve min zürriyyetihima muhsinun ve zalimun li nefsihi mübiyn;
O’nun üzerine de İshakın üzerine de bereket lutfettik (ikisini de mübarek kıldık)... O ikisinin zürriyyetinden muhsin de var, kendi nefsine apaçık zulmeden/zalim de var.

114-) Ve lekad menenna alâ Musa ve Harun;
Andolsun ki Musa ve Harun’a da menn (lutf-ihsan) ettik.

115-) Ve necceynahüma va kavmehüma minel kerbil azıym;
O ikisini ve onların kavimlerini aziym tasadan kurtardık.

116-) Ve nesarnahüm fekânu hümül ğalibiyn;
Onlara nusret (yardım) ettik de onlar galip gelenler oldular.

117-) Ve ateynahümel Kitabel müstebiyn;
İkisine (Musa ve Harun’a) Kitab-ı Müstebiyn’i (zahir, aşikar, vazıh, açıklayıcı Kitab’ı) verdik.

118-) Ve hedeynahümes sıratal müstekıym;
O ikisini de sırat-ı müstakıym’e (in’am olunanların yoluna) hidayetledik.

119-) Ve terekna aleyhima fiyl ahıriyn;
Ahiriyn (sonrakiler; vahdet ehli) içinde, Onların üzerine (Onlara alamet olan bir anış, hayırla yadediliş) bıraktık.

120-) Selâmun alâ Musa ve Harun;
Musa ve Harun’a Selam olsun!.

121-) İnna kezâlike neczil muhsiniyn;
Doğrusu biz, muhsinleri böylece cezalandırırız.

122-) İnnehüma min ıbadiNEl mu’miniyn;
Muhakkak ki ikisi de mü’min kullarımızdandır.

123-) Ve innel İlyase le minel murseliyn;
Muhakkak ki İlyas da murseliyn (irsal olunanlar, Rasûller) dendir.

124-) İz kale li kavmihi ela tettekun;
Hani (İlyas) kavmine: “Korkup korunmaz mısınız?” dedi.

125-) Eted`une ba`len ve tezerune ahsenel halikıyn;
Ba’l’e (dört yüzü olan altın put’a) ibadet ediyor/çağırıyorsunuz ve yaratanların en güzelini bırakıyorsunuz mu?.

126-) Allahe Rabbeküm ve Rabbe abaikümül evveliyn;
Sizin de Rabbiniz, ilk babalarınızın/atalarınızın da Rabbi olan Allah’ı?.

127-) Fekezzebuhu feinnehüm lemuhdarun;
O’nu (İlyas’ı) tekzib ettiler... Muhakkak ki onlar muhdarun (yakalanıp huzurda tutulanlar) dur.

128-) İlla ıbadAllahil muhlesıyn;
Ancak Allah’ın ihlasa (samimiyete, saflığa) erdirilmiş kulları müstesna.

129-) Ve terekna aleyhi fiyl ahıriyn;
Ahiriyn (sonrakiler; vahdet ehli) içinde, Onun üzerine (Ona alamet olan bir anış, hayırla yadediliş) bıraktık.

130-) Selâmun alâ İlyasiyn;
Selam olsun İlYasiyn’e (İlyas’a, İlyaslar’a, Al-i YaSiyn’e) !.

131-) İnna kezâlike neczil muhsiniyn;
Doğrusu biz, muhsinleri böylece cezalandırırız.

132-) İnnehu min ıbadiNEl mu’miniyn;
Muhakkak ki O, mü’min kullarımızdandır.

133-) Ve inne Lutan le minel murseliyn;
Muhakkak ki Lut ta murseliyn (irsal olunanlar, Rasûller)’dendir.

134-) İz necceynahu ve ehlehu ecmeıyn;
Hani O’nu ve O’nun ehlini toptan kurtardık.

135-) İlla acuzen fiyl ğabiriyn;
Ancak ğabiriyn (geride kalanlar, helak olanlar) içinde olan bir kocakarı (Lut a.s.ın iman etmeyen karısı) müstesna.

136-) Sümme demmernel ahariyn;
Sonra diğerlerini dumura uğrattık.

137-) Ve inneküm le temürrune aleyhim musbihıyn;
Muhakkak ki siz musbihiyn olarak (sabah vaktine girerken) onlara uğrarsınız.

138-) Ve Bil leyl* efela ta`kılun;
(Bi-) geceleyin de (uğrarsınız)... Hala aklınızı kullanmaz mısınız?.

139-) Ve inne Yunuse le minel murseliyn;
Muhakkak ki Yunus da murseliyn (irsal olunanlar, Rasûller)’dendir.

140-) İz ebeka ilel fülkil meşhun;
Hani (Yunus) o dopdolu gemiye (bedene) kaçmıştı.

141-) Fesaheme fekâne minel müdhadıyn;
(Sonra Yunus) kura çekti (tercih etti) de mudhadıyn’den (kaydırılanlardan, delili geçersiz kılınanlardan) oldu.

142-) Feltekamehul hutü ve huve müliym;
(Da Yunus) levmedici olduğu halde balık O’nu yuttu.

143-) Felevla ennehu kâne minel müsebbihıyn;
Eğer (Yunus) tesbih (tenzih) edenlerden olmasaydı,

144-) Lelebise fiy batnihi ila yevmi yüb`asun;
(İnsanlar) ba’solunacakları güne kadar (Yunus) onun batnında (balığın karnında) kalırdı.

145-) Fenebeznahu Bil arai ve huve sakıym;
Biz O’nu hasta olduğu halde (B sırrınca) çıplak araziye (dünyaya) bıraktık.

146-) Ve enbenta aleyhi şecereten miy yaktıyn;
Üzerine kabak türünden (gövdesi olmayan bitki cinsi) bir ağaç bitirdik.

147-) Ve erselnahu ila mieti elfin ev yeziydun;
O’nu (Yunus’u) yüzbin (kişiye) yahut daha ziyade olanlara irsal ettik.

148-) Feamenu femetta`nahüm ila hıyn;
(Onlar) iman ettiler de biz onları bir vakte kadar faydalandırdık.

149-) Festeftihim eliRabbikel benatü ve lehümül benun;
İmdi fetva iste (demek ki fetva pozitiv bir mana ifade etmiyor?) / (yani) sor onlara (o müşriklere): “Kız çocukları Rabbinin, erkek çocukları onların mı?.

150-) Em halaknel Melaikete inasen ve hüm şahidun;
Yoksa biz melaikeyi, onlar (o müşrikler) şahidler iken dişiler olarak mı yarattık?.

151-) Ela innehüm min ifkihim leyekulun;
Dikkat edin, muhakkak ki onlar (o müşrikler) ifklerinden (yalan-iftiralarından) dolayı şöyle derler:

152-) VeledAllahu, ve innehüm le kazibun;
Allah doğurdu!... Muhakkak ki onlar kesinlikle yalancılardır!.

153-) Astafel benati alelbeniyn;
(Allah) kızları oğullara ıstıfa mı etti (seçti mi, yani) ?.

154-) Ma leküm* keyfe tahkümun;
Ne oluyor size?... Nasıl hüküm veriyorsunuz?.

155-) Efela tezekkerun;
Tezekkür etmiyor musunuz?.

156-) Em leküm sultanün mübiyn;
Yoksa apaçık bir sultan (hüccet, delil, sıfat) ınız mi var?.

157-) Fe`tu Bi Kitabiküm in küntüm sadikıyn;
Eğer doğru söyleyenler iseniz (Bi-) kitabınızı getirin hadi!.

158-) Ve cealu beynehu ve beynel cinneti neseba* ve lekad alimetil cinnetü innehüm lemuhdarun;
O’nunla (Allah ile), el-Cinne (cinnler?; melekler?) arasında bir neseb oluşturdular...Andolsun ki el-Cinne de bilmiştir ki muhakkak onlar muhdariyn’dir (yakalanıp huzurda hazır tutulacaklardır; huzur’dan, sistem’den, şartlardan gaib olamazlar).

159-) SubhanAllahi amma yesıfun;
Allah onların vasıflamalarından Subhan’dır (münezzehdir).

160-) İlla ıbadAllahil muhlesıyn;
Ancak Allah’ın ihlasa (samimiyete, saflığa) erdirilmiş kulları müstesna.

161-) Feinneküm ve ma ta`budun;
Muhakkak ki siz ve kulluk yaptığınız şeyler,

162-) Ma entüm aleyhi Bi fatiniyn;
O’nun aleyhine (kimseyi) (Bi-) fitneye düşürücü değilsiniz (olamazsınız).

163-) İlla men huve salil cahıym;
Ancak Cahıym (cehennem, ateş)’e maruz kalacak olan müstesna.

164-) Ve ma minna illâ lehü mekamun ma`lum;
(Meleki lisan): “Bizden, (ilahi kemalatlar, rububiyet ve vahdet gereği) ma’lum bir makamı olmayan yoktur.

165-) Ve inna le nahnus saffun;
Muhakkak ki biz, evet biziz o saf saf dizilenler.

166-) Ve inna lenahnul müsebbihun;
Ve muhakkak ki biz, evet biziz o (daimi) tesbih edenler.

167-) Ve in kânu le yekulun;
Muhakkak ki (o müşrikler) şöyle de diyorlardı:

168-) Lev enne ındeNA zikren minel evveliyn;
Eğer bizim yanımızda da evvelkilerden (ilk saftakilerden, vahdet ehlinden) bir zikir olsa idi;

169-) Lekünna ıbadAllahil muhlesıyn;
Elbette biz de Allah’ın ihlasa (samimiyete, saflığa) erdirilmiş kulları olurduk.

170-) Fekeferu BiHİ, fesevfe ya`lemun;
Şimdi de O’na (Zat’ın Zikri’ne; Kur’an’a?) (B gerçeğince) kafir (gerçeği reddeden nakör) oldular... Yakında bilecekler.

171-) Ve lekad sebekat kelimetüNA liıbadiNEl murseliyn;
Andolsun ki mursel (irsal olunan, Rasûl) kullarımıza (şu) kelimemiz sebk etmiştir (hüküm geçmiştir):

172-) İnnehüm lehümül mansurun;
Muhakkak ki onlar, elbette onlar mansur (nusret görmüş, zafere erdirilmiş) lardır.

173-) Ve inne cündeNA lehümül ğalibun;
Muhakkak ki bizim ordumuz (ehli ceberut ve melekut), elbette onlar galiplerdir.

174-) Fetevelle anhüm hatta hıyn;
Artık bir vakte kadar onlardan yüz çevir.

175-) Ve ebsırhüm fesevfe yubsırun;
Onları ibsar et (basiretinle gör, ne olduklarını seyret; açık seçik kıl)... Yakında görecekler.

176-) Efe BiazâbiNA yesta`cilun;
Azabımızı (B sırrınca) acele mi istiyorlar?.

177-) Feiza nezele Bi sahatihim fesae sabahul münzeriyn;
(Azab) onların sahalarına (B sırrınca) indiğinde, uyarılanların sabahı (azabla uyananlar) ne kötü olur!.

178-) Ve tevelle anhüm hatta hıyn;
Artık bir vakte kadar onlardan yüz çevir.

179-) Ve ebsır fesevfe yubsırun;
(Onları) ibsar et (basiretinle gör, ne olduklarını seyret; açık seçik kıl)... Yakında görecekler.

180-) Subhane Rabbike Rabbil ızzeti amma yasifun;
Senin Rabbin, (ki) İzzet’in Rabbi, onların vasıflamalarından/tanımlamalarından Subhan’dır (münezzehdir).

181-) Ve Selâmun alel murseliyn;
Murseliyn (irsal olunanlar, Rasûller)’e Selam olsun!.

182-) Vel Hamdu Lillahi Rabbil alemiyn;
Ve Hamd, Rabb’ül Alemiyn olan (izhar olunan kemalatların, tüm Esma ve sıfatın sahibi) Allah’a aittir.

Not: Son üç ayet (180-182) ile ilgili bir hadis-i şerif meali ile bitirelim:

Her kimi kiyamet günü ecirden tam ölçekle ölçmek sevindirir ise, bulunduğu meclisinin sonun da kalkmak istediğinde: “Subhane Rabbike Rabbil İzzeti amma yesıfun, ve Selamun alel murseliyn, velHamdu lillahi Rabbil Alemiyn” desin...

SUREYİ YAZDIR

Kurân-ı Kerîm B Meâli'nde arayın

Kurân "B" Meâli

• Bu eser Kurân-ı Kerîm'i "oku"ma anlayışında bir ilk ve tek mealdir...

• Bu eser şimdiden, kitap ve makaleler için "Referans", "Faydalanılan Eser", "Alıntı Kaynağı" ve "Kaynak Eser" olmaktadır...

• Gelecekte de yazılacak eserlere referans olma, üzerine araştırma yapılma ve kaynak olma potansiyeline sahip bir eserdir.

• İşte bu nedenle; Bu eserin öncelikle İnternet platformunda sonra da günlük yaşamımızda duyurulması hususu çok önemlidir...

• Ve en önemlisi; "İnsanın kendi hakikatini anlama" yolunda yazılmış bu eserin herkesle paylaşılması hususudur!

• Siz de elinizden geldiğince bu siteyi arkadaş, dost ve herkesle paylaşın ve duyurun...

Kurân "B" Meâlini duyurun!


Facebook'da paylaş Twitter'da paylaş Daha Fazla...

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı